Ultrason ile beyin aktivitesini okumayı öğrendiler

Beyin aktivitesini ölçmek için kullanılan tüm araçların dezavantajları vardır. İmplante edilmiş elektrotlar (elektrofizyoloji), bireysel nöronlar düzeyinde aktiviteyi çok doğru bir şekilde ölçebilir, ancak beyinde implantasyonu gerektirir.

Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) gibi invazif olmayan teknikler beynin tamamını gösterebilir, ancak büyük miktarda ekipmana erişim gerektirir. Elektroensefalografi (EEG) ameliyat gerektirmez, ancak aktiviteyi yalnızca düşük uzaysal çözünürlükte ölçebilir.

Ultrason, yüksek frekanslı ses darbeleri temelinde çalışır. Tüm ölçümler, vücut dokularından yansıyan ses titreşimlerine dayanmaktadır. Bu yöntem genellikle rahimdeki fetüsün görüntülerini elde etmek ve diğer teşhis bilgileri için kullanılır.

Ultrason ayrıca organların iç hareketini de gösterebilir. Örneğin kırmızı kan hücreleri, ultrason dalgalarının kaynağına yaklaştıkça perdeyi artırır ve uzaklaştıkça azalır. Bilim adamları bu fenomeni keşfettiklerinde, beyin kan akışında 100 mikrometreye kadar (insan saçı genişliği ölçeğinde) küçük değişiklikleri tespit edebildiler.

Algoritma eğitildikten sonra, insan olmayan primatlardan gerçek zamanlı olarak toplanan ultrason verileri yayınlanmıştır .

Sonuç olarak, algoritma birkaç saniye içinde primatın ne yapacağını, örneğin göz tekrarları, hareketler ve dönüşler gösterdi.